19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN... Allah’a şükürler olsun ki 7 Bölge 4 Mevsim cennet ülkemiz Türkiye'nin; emperyalistlerin işgalinden kurtuluşu ve tam bağımsızlığı için ilk adımının atılışının yüzüncü yılındayız! Bu gün ise tüm olumsuzluklara rağmen; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı yurdumuzun her köşesinde gurur ve coşkuyla kutlayabiliyoruz. Ama tamda Atatürk’ün “Gençliğe hitabesi”’nin niçin yazıldığının anlaşılması gerektiği günlerdeyiz. Çağımızda sadece; geçmişini iyi bilen, bu gününe sahip çıkan ve geleceğini çağdaş medeniyetlerin üstüne çıkaracak şekilde planlayabilen gençlerini yetiştiren uluslar ayakta kalabilirler. 19 Mayıs gibi; Türk ulusunun tarihinde, her geçen yıl önemi daha da iyi anlaşılan, kıvançla kutladıkları bayramları ve özel günleri vardır. Bu günler yurttaşlık bilincinin, birlik ve beraberliğin zirveye çıktığı çok önemli günlerdir. İşte bu günlerimize açılan kapının anahtarı olan 19 Mayıs, Türk ulusu için, dünya durdukça yaşayacak olan; demokratik, laik Türkiye cumhuriyetinin kuruluş yolunun da başıdır. Ve kurucu önderimiz ATATÜRK ’ün, bağımsızlık ateşini yaktığı 19 Mayıs'ı doğum günü olarak kabul etmesiyle, 19 Mayıs'ın Türk ulusunun şanlı tarihindeki yerinin ve öneminin altını kalınca çizilmektedir. 19 Mayıs; Sevr anlaşmasıyla teslim alınmış “saltanat” şehri İstanbul’dan her türlü canlı-cansız çıkışının İngiliz vizesine bağlandığı şartlarda altında 16 Mayıs 1919 tarihinde “Bandırma Vapuru” ile İstanbul’dan ayrılıp üç gün sonra 19 Mayıs 1919’da bittiği gündür. Ve aynı gün ülkesinin içinde bulunduğu durumun bir yazgı olmadığını söyleyen ve "Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararının kurtaracağına" yürekten inanan gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, Samsun'a çıkışıyla bir güneş gibi ülkesini ısıttığı, aydınlattığı gündür. Atatürk'ün Anadolu yolculuğu ve 19 Mayıs 1919’da Samsun'a çıkışı; tarihinde 16 devlet kurmuş olan Türk Milletinin kurduğu, Osmanlı’nın “hilafet” döneminde adeta “kendi vatanında vatansız kalışına” ve yok oluşuna isyan ederek sönmek üzere olan küllerinden Türk ulusunun diriliş ve bağımsızlık ateşinin yakıldığı ve özgürlük savaşının fiilen başladığı gündür. 19 Mayıs; Türk Ulusunun, ülkesini parçalamak isteyen emperyalistler ve onlara “manda” olmak isteyenlere karşı varlık-yokluk savaşının başladığı, ulus onurunun, birliğinin ve bölünmez bütünlüğünün kararlılıkla koruyacağının tüm dünyaya ilan edildiği gündür. 19 Mayıs; aynı zamanda, Türk kurtuluş savaşı sonuçlandığında ise emperyalistlerin sömürüsü altındaki tüm mazlum uluslara örnek olan Türk ulusunun düşünce ve duygularının ortak ürünü olan, yurttaşlık ve ulus istencini üstün kılan, lâik, demokratik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin de yıkılmaz temellerinin atıldığı gündür. 19 Mayıs; Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten bağlı, kurucu önderini kendine örnek alan, aklın ve bilimin ışığından asla ayrılmayan Türk gençliğinin ve tüm yurttaşlarımızın, Nutuk ve Gençliğe hitabeyi satır-satır okuması, anlanması ve anlatılmasının ne kadar önemli olduğunun hatırlandığı değil hiç unutulmaması gereken bir gündür. Ama unutmamak ve hatırlatmak gerekir ki; kurtuluş sonrası, kurucu önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ’ün ekonomik model tercihinin önemi ve asır öncesinden ileri görüşünün değeri bu günlerdeki ekonomik “kriz” ile bir kez daha anlaşılmıştır. 1950 sonrası yönetimlerin; üretim toplumu yerine tüketim toplumu yaratma çabalarının bir sonucudur bu günkü nokta. Bırakalım sanayide üretim artışını değerlendirmeyi bir yana, nasıl ederiz de yeniden “kendi kendine yeten” tarım ülkesi oluruz? Baksanıza; “yiğit muhtaç olmuş kuru soğana”, “Saman”, “Et” vb. ürünlerin ithalinden ve bu gibi “utançtan” ne yaparız da kurtuluruz? Rantiyecinin - Şantiyecinin; Sanayiciden çok daha fazla kazandığı, hak-hukuk ve adaletin hayatın her alanında son sıralarda yer aldığı “bencil- bireyci” yönetim anlayışından kurtulmadan sanayiciden üretim ve yatırım beklemek sizce nasıl olacak ki? Ve Atalarımıza olan borcumuzu nasıl ve zaman ödeyeceğiz? 7 bölge 4 mevsim cennet ülkemizde ve dünyada; bir tek insanın bile açlıktan ölmediği, hiçbir rengin eksik olmadığı güzel günlere… |
1512 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |