TOKAT'LI STK 'LAR
Cemal KUTLU
kutlu.cemal@gmail.com
KITLIK UZAK DEĞİL…(1)
15/04/2019

1940’lı yıllarda ülkemizdeki kıtlıktan dolayı insanlar, buğday arpa vs. yokluğundan topladıkları otlarla ya da mısır koçanlarını öğüterek ekmek yapmaya çalışıyorlardı. Karadeniz bölgesinde de fındıkların sert kahverengi odunsu kabuklarını öğütüyorlardı. İnsanlar açken hayvanları daha da açtı. Ekmek aile fertlerinin sayısına göre il ve ilçelerde karneyle veriliyordu. Bir çok insan irili ufaklı açlıktan zayıf düşmüş çocuklarda dahil vefatlar artmış evcil hayvanlar da telef olmuştu. O sene rahmetli dedemin vefatının 40’ında yemek yapılacağını duyan 10 - 15 km uzaktaki köylerden de kaşığını kuşağına koyup bir öğün yemek için gelenler olmuş. Nasılsa diğerlerine nazaran az da olsa mahsulleri verimli olan dedemler buğday sıkıntısı çekmemişler.

Çiftçilik kara sabanla yapıldığı için öküz, eşek at veya katır en gözde varlıklardı çiftçiler için.

Çoğu da köylerde yarıcılık yapıyordu. Harman başında temizlenmiş hazır mahsulün yarısı tarla sahibin idi. Sulu tarlalarda ki ürünlerde bağlardan elde edilenler de bu şekilde ikiye bölünürdü. Tütün, pamuk, pirinç velhasıl her üründe yarıcılık vardı ekseriyetle. Traktör yoktu… Demircilerin de binek hayvanlarının çul eğer nal vs. yapan Çulcular ve nalbantların da müşterileri sabitti. Her köylünün kendine has demirci - nalbant ve Çulcusu vardı. Nalbantların müşterileri, nalbant dükkânlarının arka veya yan tarafındaki ahırdan yararlanırdı.
Köylü bazen çarşı ekmeği dedikleri pideyi bellerindeki marabaya ( genişçe 1 metrekare ye yakın) mendillerinden çıkardıkları ev ekmeğine sarar katık ederlerdi. Ya da bakkaldan azıcık tahin helvası alır çarşı ekmeğiyle yerlerdi. Bazen de yaz aylarında pidelerinin üzerine azıcık dondurma koydurup yerlerdi. Bin de biri lokantaya giderse ya kuru fasulye ya da şişik(kebap) yerdi. Köye döndüğünde de övüne-övüne anlatırdı şişik yediğini.
Ayakkabıları yoktu çoğu kendi büyükbaş hayvanının derisinden tabaklanmamış ham çarık giyerdi. Es kaza kundurası olan da şehre yaklaştığında giyerdi eskimesin diye.
Kayseri bezi (şimdiki adıyla Amerikan bezi)inden uzun fistanları ve tumanları vardı. Tumanlarının balağı(paçası) düğmeliydi. Atlet fanila nedir bilmezler fistanlarının da yakası göğüslerine kadar açık ve düğmesizde. Es kaza şalvarı olan da şehre yaklaşıncaya kadar giymez omzuna atığı şalvarı şehir ’e yaklaşınca giyerdi. Tumanlarında lastik kullanmaz kalın evde örülmüş iple bağlarlardı. Lastik ayıp sayılırdı.
Şehirden aldıkları fazla bir şey yoktu. Nadiren çay şeker sabun ve tuz alırlardı. Ekseriyetle çıraları veya varsa lambaları için gaz bit pire içinde DDT alırlardı.
Köylü palto nedir bilmezdi. Çoğunun evde dokunmuş yünden yarım kollu kahverengi abaları evde örülmüş yün çorapları vardı. Köylü baş açık gezmeyi ayıp sayar şapkasız dolaşmaz dolaşanlara ahlaki yönden iyi gözle bakılmazdı.
Sabah ezanıyla tarlaya giden erkeklerin ardından kadınlar kalkar günlük ekmeği yapar ayranını yayar kahvaltılık yiyecekleri( ekmek pekmez v.s) ayranı da tuluğa koyar küçük çocuklarını da sırtlarına alarak 9-10 sıralarında (kuşluk vakti) tarlaya giderlerdi. Tarlaya yakın su yoksa çay veya dere suyu ya da evden getirilmiş tuluktaki sudan içerlerdi. Öğle yemekleri domates hıyar biber ya da ekmek ayran olurdu. Üzüm vakti üzüm varsa kavun karpuz ne bulurlarsa katık ederlerdi.
Dağ köylüleri gece yarısından katırlarına yükledikleri odunları şehre getirip gün doğumunda satar ihtiyaçlarını alırlardı. En fazla 10 liraydı bir yük odun. Odunları getirirken 10 ya da 15 km yoldan yaya gelir dönüşte bineklerine binerlerdi.
Şehre geliş gidişlerde kadınların binmesi ayıp sayılırdı. Erkeği istese de kadın binmezdi. Hasta değilse eğer. Hasta olsa ne olacak. Doğru dürüst doktor ve hasta hane yok gibiydi… Trahom salgını vardı. Çocukların ya da büyüklerin gözlerine aktarlardan alınan kırmızı renkli bir boya benzeri kullanılırdı. Ben küçükken şehirde demelerin komşusu savcı İsmail beyin hanımı Ayten hanım benim gözüme terramisin merhemi sürer çocuğu... 
 Abuzer Tepe


893 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÖNCE BENDEN DUYUNUZ LÜTFEN... - 09/08/2024
Merhaba Sevgi ve Saygıdeğer Hemşerilerim...
SÜPER YAŞLILIK*** - 17/11/2023
Bazı yaşlı insanlar ilerleyen yaşlarına rağmen bilişsel olarak “genç” kalmaya devam edebiliyor. Süper yaşlılık olarak isimlendirilen bu olgu neden kaynaklanıyor?
ÖNEMLİ DUYURU... - 13/09/2023
Sevgi ve Saygıdeğer TOSİAD Üyelerimiz, Kıymetli Tokatlı hemşerilerim, 1970 yılından itibaren Gurbet’e çıkmış içinizden biriyim. Yani Gurbetçi..!!! Bildiğiniz gibi bu hayatta her şey ihtiyaçtan doğar…
Şimdi Önlem Zamanı! - 17/05/2021
İkinci yılında da Covid-19 Salgını(Pandemi) devam ediyor ve birçok şirket likidite sorunları yaşıyor ve hatta bazıları ya iflas etti ya da iflasla tehdit ediliyor.
İŞ İNSANI OLMAK KOLAY YA “İNSAN OLMAK.”? - 22/02/2021
Pandeminin(Covid-19) tüm varyantlarıyla en ağır şartlarda devam ettiği dünyamızda acılarla dolu bir yıldan uzun süre geçti. Ve ne kadar sürer kimse bilmiyor…
Ey "HIRSIZLAR"... - 23/01/2021
7 Bölge 4 Mevsim Cennet Ülkemiz TÜRKİYE 'de Toprağımızın üstü altından daha değerlidir...
TOSİAD Ve VİCDAN BORCU... - 04/02/2020
Merhaba! Sevgi ve Saygıdeğer Tokat Ve Türkiye Sevdalıları… Eminim ki hepiniz; “Dil Birliği, El Birliği Ve Tokat’ın Dirliği İçin Varız” diyerek bu bülteni elinize aldınız ve okuyarak bu sayfaya da hoş geldiniz, şeref verdiniz…
TOKAT'I TANIMAK VE TANITMAK! (4) - 03/10/2019
TOKAT TANITIM MERKEZİ(TTM) ve Evrenin düzeni inançlara göre değişmez... İnsanlar hangi dine inanırlarsa inansınlar, ister Müslüman, ister Yahudi, ister Hıristiyan, ister Budist, ister Mecusi olsunlar. Yahut bunlardan hiç birine inanmasınlar...
TOKAT'I TANIMAK VE TANITMAK! (3) - 03/09/2019
TOKAT TANITIM MERKEZİ(TTM) ise bambaşka bir “TOKAT” bakışıdır…
 Devamı