CEVİZ KURDU’NUN HİKAYESİ

Elli yılı aşkın, iş yaşamımda, eğitim-öğretim yıllarımda, sivil toplum kuruluşları, sendika, vakıf, federasyon, platform hatta siyasi partilerde de bazı tiplerle karşılaştığımda ilk defa aklıma ceviz kurdu gelirdi.

Belki sizde karşılaştınız böyle tiplerle, hem de ömrünüzde birkaç kez…

İşte size o tipleri özetleyen CEVİZ KURDU’NUN HİKAYESİ

Ceviz kurdu; ceviz yaş iken, gireceği kadar bir delik açarak cevizin içine giriyor. Farkında mısınız? Cevizin içi de insan beynine benziyor, başlar onu yemeye…

Buraya kadar her şey normal ve hayatın olağan akışında gidiyor…

Ceviz kurdu; obezite nedir bilmediği için de yedikçe şişmanlar ve iyicede karnı büyür.

Yeterince yükünü tutup doyunca, artık çıkmak ister, ama girdiği delik küçük ondaki beden ise çok büyük olduğu için delikten çıkamaz.

Çünkü; içi yenilince ceviz iyice kurumuş, sertleşmiştir ve deliği genişletmekte artık imkansızdır.

Ceviz kurdunun; delikten geçip dışarı çıkmak için tek çaresi vardır o da zayıflamayı beklemektir.

Ceviz içini oburca yiyerek bitirdiği için aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner.

Ve bir gün gelir çıkar. Çıkar çıkmasına da, çıktığında ise mevsimi bitmiştir artık, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz ceviz kalmıştır.

Kimi insanlarda ki; mevki, şan, şöhret, para ve mal - mülk hırsı da, ceviz kurdunun oburluğuna benzer. Ömrü olurda, o hırsını yenip, artık yeter, dediğinde ise ilkbaharda, yazda bitmiş ve sonbahar kapıya dayanmış olur.

Belki de; ömrünün bu sonbaharını da çeşitli hastalıklar, ilaçlar ve diyetler ile geçirmek zorunda kalır, sonbaharı geçse bile önünde koskoca bir kara kış kalmış olur…

Kıssadan hisse; dünü, olduğu gibi bu günde tekrar edecek olan bir cihaz henüz icat edilmedi.

Bu gün; kendimiz için, ailemiz ve ülkemiz için birlik, beraberlik ve üretim zamanıdır.

Tükettiğimizden daha fazla üretmek insanlık ve yurttaşlık görevimizdir. Tarım ve hayvancılık ürünlerini dünyanın en ücra köşelerinden ithal eder duruma geleceğimizi söyleseler kim inanırdı ki? Hele de şu Saman ve ET ithali…

Demek ki; daha çok üretmeliyiz ve de adil bölüşmeliyiz, benliğimizi bencilleştirmeden, biz olmayı, birlikte çalışmayı ve yaşamayı yaşam tarzımız yapmalıyız.

TOSİAD olarak ülkemizin bilgi ve teknoloji çağında hak ettiği ön sıralardaki yerini alması, güçlü bir demokrasi, güçlü bir ekonomi ve refah seviyesi yüksek bir toplum olması için, dün olduğu gibi bu gün ve yarında azim ve kararlılık içinde tüm üye ve çözüm ortaklarımızla seferber olmalıyız.

7 bölge 4 mevsim cennet ülkemizde ve dünyada; bir tek insanın bile açlıktan ölmediği, hiçbir rengin eksik olmadığı güzel günlere…                  06.07.2018/Ankara